MATURE® Yurtta Barış, Dünyada Barış Çocuk Gelişimi ve Eğitiminde 30 Yıl |
Konuşma yaptığım okullarda öğrencilere konuşma sorarım: “Sizce öfke yararlı mı, zararlı mı?” Zararlı diyenler el kaldırsın, dediğimde öğrencilerin büyük bir çoğunluğu el kaldırır. Peki, öfkenin yararlı olduğunu düşünenler var mı, diye sorunca birkaç öğrenci el kaldırır. Yüzdeye vuracak olursak yüz öğrenciden 98’i zararlı derken, ancak iki öğrenci yararlı olduğunu düşünür. Küçüklükten itibaren öfkenin kötü bir şey olduğu söylenmiştir bize; ama yine de öfkelenmekten kendimizi alıkoyamayız. Ve her öfkelenişimizde kendimizi suçlu hissederiz. Öfke doğaldır ve önemli işlevleri vardır Öfke sınırlarımızı korur. Sınırlarımız ihlal edildiğinde otomatik olarak gerginleşir ve kızarız. Yeni doğmuş bebek çok küçükten bunun farkındadır ve sınırları ihlal edildiği zaman öfkesini ağlayarak belirtir. Öfke bize güçlü olmamız gerektiğini hatırlatır. Barış istersen savaşa hazır ol, anlayışı bu farkında oluşun bir ifadesidir. Güçlü değilsen öfkeni gösteremezsin. Öfke kişinin kendini güçlü gördüğünün bir ifadesidir ve bu nedenle insanlar güçlü görünmek için sık sık öfkeli görünme çabası gösterirler. Ben sık sık, “Ne biçim bir yer burası yahu, sabahtan beri bekliyoruz, kimsenin ilgilendiği yok,” diyerek mevcut sıranın başına geçen ve etrafa, kafam çok bozuk, kimse bana laf etmesin, fena yaparım, bakışı fırlatan çok insan gördüm. Ve gerçekten de, ben de dahil kimse laf etmedi ve bu öfkeli görünen insanlar herkesi koyun yerine koyarak işlerini görüp gittiler. Ben böyle durumlarda hakkımın yendiğini bile bile ses çıkaramam. Yalnız kalacağımı ve ne vatandaşın ne de polis ve adalet sisteminin benim arkamda olmayacağını biliyorum. Bir vatandaş olarak bu durumlarda güçsüzüm. Neden kendimi güçsüz hissettiğimi benim Korku Kültürü kitabını okuyanlar anlayacaklardır. Öfke, başkalarının sınırlarımıza saygı duymasını sağlar. Verdiğim örnekten devam edersek, benim hak ve hukukumu önemseyen, mış gibi değil, gerçekten önemseyen bir sosyal ortam olsaydı, hakkım yendiğinde öfkelenir ve yapmam gereken adımları atardım. Kendimi güçlü hissettiğim ortamlarda öfkelendiğim zaman kişiler sınırlarımı ihlal ettiklerinin farkına varıp, ona göre davranmaya başlıyorlar. Örneğin, kitap imzalarken, insanlar birbiri üstüne yığılmaya ve diğerlerinin hakkını yemeye başladıkları zaman, “sıra oluşturmazsanız kitap imzalamayacağım,” diyorum. Sesimin tonundan gerçekten yapacağımı anlıyorlar ve ona göre davranıyorlar. Doğan Cüceloğlu (22.11.2009) (bu yazı 22.11.2009 tarihli Haber Türk gazetesinde de yayınlanmıştır) |